Anormal olmanın ne olduğunun tam olarak bilinmediği bir dünyada, normalinse pek çok tanımı var. Sen kendini normal mi addediyorsun?
Normal bir insan olduğumu sanmıyorum. Şurası kesin ki, bir ‘mesleki normal’ dünya var, ben de o dünyaya göre çok anormalim.
Neden Boston’da okudun? O günlerde aklından neler geçiyordu, biraz öğrenelim.
Her zaman oyunculuk yapmak istiyordum. Annem Emerson College’ı buldu. Eğlence Sektörü Pazarlaması üzerine bir bölümleri var, ki ben de bu sektör üzerine bir şeyler yapmak istiyordum. Üstelik aynı zamanda sinema, televizyon ve tiyatro departmanları var. Ben önce pazarlamaya girdim, ilk senemden sonra da oyunculuk kısmına dahil oldum. Eğitim sistemi gereği, ikinci seneden sonra, oyunculuk anlamında ya filme ya sahneye yönelmen gerekiyor. Ben filme yöneldim ve film dünyasının içine girmiş oldum.
Peki sonrasında Türkiye’ye niye döndün? Böyle bir eğitim almış olmana rağmen Türkiye’ye dönmen belki de bir kolaya kaçma hali.
Türkiye’ye gelmeyi ya da burada oyunculuk yapmayı planlamadım hatta geldiğim dönemde oyunculuğu bırakmakla bırakmamak arasındaydım. Los Angeles’tayken, New York’ta yaşayan en yakın arkadaşımı bir araba kazasında kaybettim. Böyle zamanlarda insan hayatını sorguluyor. Nelere daha çok zaman ayırmasını gerektiğini ve nelere boşa vakit harcadığını fark ediyor. O dönemde kendimi robot gibi hissetmeye başlamıştım. Bana özel bir yaşam stilim yoktu, çünkü sistem sizi bundan koparıyor. Sistemin temposuna ayak uydurmaya çalışırken, benliğinizi kaybetmeye başlıyorsunuz. 24 yaşımdaydım ve bir sisteme kendimi kaptırdığımı hissetmiştim. Ben de biraz yok olmak ve her şeyden uzaklaşmak istedim. O yüzden buraya geldim. Gelir gelmez ilk yaptığım şey de askere gitmek oldu. Döndüğümde de burada kaldım. Neden kaldığıma dair halen çok net bir fikrim yok, sadece geri dönmek istemediğimi biliyordum. Derken, Çin’e gittim, bir film yaptım, geri geldim. Oyunculuk bir şekilde devam etti. Ben de bu sırada yine oyunculuğu sorgulamaya devam ettim, değer miydi diye. Hayat size belirli mesajlar veriyor, algınızın açık olup olmaması önemli. Ben de sistem yerine o mesajların hayatımı yönlendirmesine izin verdim. Hayatı böyle yaşamak istedim, çünkü böylesi benim için daha ilginçti.
Adaptasyon sorunun oldu mu?
Tabii ki. Kendime burada geçici bir hayat kurdum, evet, ama yaza geri dönerim diye düşünüyordum. Derken, karşıma Mine Güler çıktı. Türkçe’mi düzeltmemi tavsiye etti ve bana yardım etti. Bu ülkede bir oyunculuk kariyerim olabileceğine beni inandırdı. Devrim Yakut ile beni bir araya getirdi ve Devrim Abla ile birkaç ay çalıştık. Sonrasında D Yapım ve Altan Dönmez ile yolum kesişti, onlar da bana inandılar ve hikaye böylece başlamış oldu.
Röportajın devamı Some Men'in yeni sayısında. Bu arada kapak çekimimizden backstage videoları da, hemen aşağıda.