Geleceğe dair umutlu bakan gözlere sahip. Güzel hayalleri var gibi duruyor. Gençliğin değerinin de farkında, tanımının değiştiğinin de. Güzel olmasına gerek bile yok, hayal kurabiliyor olması aslında ziyadesiyle kafi.
Akşamüstü çayını ihmal etmez.
Yani, biraz alaycı. Oldukça komik. Öylesine sivri dilli ki, herhangi bir cümlesini (çoğunlukla haklı) bir ironi olmadan bitirmesi işten değil. Bu, kulaklarını çevreye dört açmasına engel değil tabi ki... İyi bir dinleyici, iyi bir konuşmacı. Hangisinde daha iyi olduğunu anlamak için ona fırsat ve zaman vermek lazım. Bol bol soru. Yığınla aforizma. Aman dikkat. Söyledikleriyle birlikte kendisi de her an bir oksimorona dönüşebilir. E çünkü konuşarak vakit öldürmek onun işi. Hem kendininkini, hem de sizinkini.
Şükrü’yle Şapkacı arasında bir yerde gibi görünüyoruz, biliyoruz. Ama hayır, oyuncuyu oynadığı rolle özdeşleştiren romantik zihniyetin tuzağına düşmedik. E peki biz kimi anlatıyoruz?
Şükrü’yü size anlatmamıza aslında gerek yok ki. Onu bizden daha iyi bile tanıyor olabilirsiniz. Sahnede de izlediniz, küçük ekranda da, beyazperdede de. Hem de defalarca. Bu bey daha nerelere girip çıkabilir diye düşünürken bir de, çoktan, Türkiye’de yapılmış en özel işlerden biri olan bir müzikalde, karşımıza Şapkacı olarak çıktı.
Alice Müzikali dolu dolu 1,5 sezondur sahnede. Şükrü bu sırada gözlerimizin önünde, epey iyi bir dansçıya, artikülasyon konusunda uzman bir ses sanatçısına ve Alice’in aklını çelmekte amma da yetenekli bir çapkına dönüştü. Durun yine kafamız karıştı... Şükrü’den mi bahsediyorduk?
Şükrü, aslında bu oyuna 1-0 geride başladı. Hemen itiraz etmeyin, gerçekten öyle. Bir kere uzun boyluydu, genel geçer yakışıklıydı ve sektörün ondan beklentisi, bu noktada fabrikasyonlaşması olabilirdi. (Kendisine ısrarla sorduk, kimse hakkında ağzından negatif bir yorum alamadık, söylemedi işte...) Modern klasik jön rolleri, yarı dramatik centilmenler ve birinci sınıf fiziksel komediler. Sinemada bir tür sınırlandırmasına tabii ki gitmiyoruz; saydıklarımızın hepsi bu sanatın ve söz konusu mesleğin birer parçası. Ve bu türler sayesinde biz Şükrü’yü, birbirinden farklı rollerde izleyebildik. Ama siz onu tek bir rolde izlediyseniz bu söylediklerimizi anlamınızı beklemek düpedüz haksızlık olur.
Oyun Atölyesi’nde Zerrin Tekindor’lu, Tardu Flordun’lu, Nilperi Şahinkaya’lı Kim Korkar Hain Kurttan? izlenmediyse, o tren çoktan kaçtı mesela... Alice Müzikali’yle yetineceksiniz. Onu da kaçırmamak için son aylardaydınız, ama aranıza malum virüs girdi.
Arif V. 216’daki (pek cameo diyemesek de) cameo-mtrak dokunuşu da bir bahsedilmeyi hak ediyor.
Kendisini Google’ladığınızda aldığınız bilgiler o kadar enteresan ki, onunla bir şov programı yapmamak pek ihtimaller dahilinde değil. Portekiz’de kafes dövüşü yapmış olması, köpeğinin sağır olduğunu fark etmemesi, Ayhan Işık’a gerçekten çok benziyor oluşu sebebiyle (yüzünden) mi desek, sohbeti bitirmek çok zor oldu.
Fotoğraflar: Gökhan Polat
Moda Direktörü: Yağmur Kural
Moda Editörü: Batuhan Çetin
Prodüksiyon Sorumlusu: Büşra Uysal
Saç: Mehmet Alphan
Makyaj: Aslı Güzeller
Işık Şefi: Okan Ataş
BUNLARI DA OKUYUN
Acaba Hazar’ın söylediklerine inanmalı mısınız?
...diyerek İstanbul'a geliyor Kalben ve başlıyor anlatmaya.
'Fatih Sultan Mehmed'i hiç böyle görmediniz' diye bir spot yazsak, click-bait'e kurban gitmiş olur muyuz?
KATEGORİ
YAŞAM
TARİH
23 MART 2020
ETİKETLER