Ama bazı rolleri oynamak kesinlikle büyük cesaret istiyor. Tevazu mu gösteriyorsunuz acaba?
Gerçekten böyle hissediyorum. Bazen insanlar bana “Ne cesur bir oyuncusun!” dediklerinde “Neden?” diye düşünüyorum. Korkuyla yüzleştiğiniz zaman cesaret gösterirsiniz, oysa hikaye anlatmak beni zerre kadar korkutmuyor. Tam aksine, bunu yapmaktan büyük zevk alıyorum -işin içine büyük duygular girdiğinde bile... Duyguları hissetmek insanı öldürmez. Bir kayaya tırmanırken ya da kayak yaparken kaza geçirirseniz ölürsünüz. Beni böyle şeyler korkutur.
Oyunculuk yeteneğiniz nereden kaynaklanıyor dersiniz? Ailenizde sanatçı yok galiba, öyle değil mi?
Doğru, annem psikolog, babamsa bir albaydı. Babamın ordudaki görevi nedeniyle çocukluğum ve ilk gençliğim boyunca 20 kere taşındık. Bir süre Almanya’da bile yaşadım. Sonuç olarak, başka insanlarla beraber yaşamayı öğrenmem, arkadaş edinmem ve kalıcı ilişkiler kurmam uzun sürdü. Ama sanırım bu deneyim oyuncu olmamda olumlu rol oynadı. Kendinizi hiçbir yere ait hissetmeyince farklı ortamlarda kendinize bir yer bulmaya ve bu ortamlara uyum sağlamaya çalışmanız gerekiyor. Oyuncu da karakterlerini canlandırırken aynı şeyi yapıyor sanırım.
Hep okuldaki yeni kız olmak kolay değildi herhalde.
Kitaplara sığınıyordum. Bütün gün kitap okurdum ve son sayfaya geldiğimde çok üzülürdüm. Aslında benim için oyunculuk, okumanın bir devamı gibi, sanki sesli okuyorum. Her ikisi de kendini hikayeye kaptırmakla ilgili. Mesleğimin en cazip tarafı da bana gerçeklerden kaçma imkanı vermesi.
Peki ama, örneğin bir yazar değil de oyuncu olmaya ne zaman karar verdiniz?
Lisedeydim. Bir gün Time dergisinin kapağında Meryl Streep’i gördüm. Bir şekilde beni çok etkiledi. Eve geldim ve babama şöyle dedim: “Sanırım ben de onun yaptığını yapmak istiyorum.”
Bu kadar basit mi?
Evet, ikinci kere düşünmedim. Tiyatro okuluna gideceğim dedim kendi kendime, sonra New York’a taşınacaktım, bir menajer bulacaktım ve bir seçmeden diğerine gidecektim. Bir şeyler olacağını biliyordum ama ne tür bir yaşam istediğimi tam bilmiyordum. O zaman biri bana 54 yaşında size kariyerim hakkında konuşacağımı ve 30 yıldır yaptığım işi anlatacağımı söylese inanmazdım.
Oyunculuğa televizyonda pembe dizilerle başladınız. Oralarda neler öğrendiniz?
Profesyonel olmayı... Günde 30 sayfalık diyalog ezberlemem gerekiyordu, o yüzden her gün sabah 7’de sete gidip 12 saat boyunca çalışıp ezber yapmak için eve dönerdim. Çılgın bir iş temposuydu.
O hızla çalışan biri iyi oyuncu olabilir mi?
Kendimi ekranda gördüğümde çoğu zaman “Of, gerçekten berbatım!” diye düşünürdüm. Ama işte o yüzden kendini geliştirmekten başka bir şey düşünemiyorsun.
Son dönemde rol aldığınız filmlerden biri de Hollywood’u acımasızca hicveden Maps to the Stars. Hollywood o kadar kötü bir yer mi?
Hollywood hakkında bir sürü mit var tabii. Birçok bakımdan eşsiz bir yer ve bir bakıma da içinde yaşayanların satmaya çalıştıkları imaj üzerine kurulu bir yer. Bu imaj popüler kültüre giderek daha çok nüfuz ediyor: Gördüğümüz resimleri gerçek olarak algılıyoruz. Oysa gerçek değiller. Bunun gibi, birçok oyuncu da kendi imajlarını orada görme ihtiyacı hissediyor, çünkü aksi takdirde var olduklarını hissetmiyorlar. İçlerinde kendilerini boş hissediyorlar, imajlarının gerisinde hiçbir şey yok.
Ne olursa olsun, bütün oyuncular az ya da çok görünüşlerini önemserler. Sizin de yüzünüzdeki çillerden hiçbir zaman hoşnut olmadığınız bilinir. Hatta bu konuda çocuklar için yazdığınız birkaç hikayeniz bile var.
Özellikle çocukken bu benim için bir sorundu. Çünkü çocuklar diğerlerinden farklı hissetmelerine sebep olan şeylerden nefret ederler. O zamanlar etrafımdaki herkesin sarışın, bronz tenli olduğu bir yerde yaşıyordum. Bense kendimi güneşten korumak zorundaydım. “Neden onlar gibi olamıyorum?” diye üzülürdüm. Bu herkesin başına gelir.
Peki, yaş almak sizde görünüşünüzle ilgili farklı endişelere neden oldu mu?
Bütün kadın oyunculara estetik ameliyatla ilgili fikirleri sorulur, ayrıca çocuklarımızla ilgili sorular da sorulur bize. Bunlar önemli değildir demiyorum ama bu soruları bir erkeğe sormazsınız.
Kesinlikle haklısınız.
Kayıtlara geçsin diye cevap verebilirim. Benim için yaşlanmak bir ayrıcalık ve bunu en doğal haliyle yaşayacağıma inanmak istiyorum. Yaşlanmak adeta güzel bir gelişmeyi deneyimlemek.
100 yaşına gelebilmek istiyorum, en azından deneyeceğim. Ve kadınların neden Botox yaptırdığını gerçekten anlamıyorum. Botox daha genç görünmelerini sağlamıyor, yüzlerine bir şey yaptırmış gibi görünmelerini sağlıyor sadece. Kimseyi yargılamam çünkü biliyorum Botox ya da ameliyat bazı insanlara kendilerini daha iyi hissettiriyor. Ama ben kendim gibi görünmekten çıkmak istemem. Nasıl olsa hiçbirimiz sonsuza dek yaşamayacağız. Hatta yarın ölebiliriz ve biliyor musunuz, işte o zaman yaş meselesini dert etmemize gerek kalmaz.
L’Oreal Paris’in bir temsilcisi olarak bunu söylemenizi çelişkili bulanlar olabilir.
Neden, anlamıyorum. L’Oreal dünyanın dört bir yanında, her yaştan ve her kültürden kadınlara hitap ediyor ve onlara her birinin güzel olabileceğini, bunun için kendilerine biraz zaman ayırmaları gerektiğini söylüyor. Bu birleştirici mesaj benim takdir ettiğim bir şey.
Kendinizi bir stil ikonu olarak görüyor musunuz peki?
Bu çok iddialı bir laf. Stil benim için bir tür eğlence ve her şeyden önce de yaşamımın her anında kendimi ifade etmenin bir yolu. Ama stil yaratmak konusunda kimseye model olmaya çalışmıyorum. Örneğin, birçok kişi siyah giymenin riskten kaçınmak olduğunu söyler, bense sık sık siyah giyerim. Ama zaten bir kızıl kafayım. Yani benim rengim fabrikadan.
Sizi Hollywood’da bir istisna kılan yalnızca görünüşünüzle ilgili tavrınız değil. Birçok oyuncu Hollywood’da kadınlar için iyi roller bulmanın ne kadar zor olduğundan şikayet eder. Oysa son zamanlarda sizin oynadığınız rollere bakılınca pek öyle görünmüyor.
Bakın, ilginç roller bulmak her yaştan her oyuncu için zordur çünkü bu iş oyuncuların egolarını tatmin etmek için yapılmıyor. Büyük stüdyoların öncelikli amacı bütün dünyada satılabilecek filmler üretmektir. Oturup şikayet etmek kolay olurdu ama gerçek şu ki etrafta bazı iyi filmler ve karakterler var ve onlara ulaşmak tamamen benim sorumluluğum. Çünkü bu benim kariyerim.