Yazı:Aslin Kumdagezer - XOXO The Mag Sonbahar/Kış 2018-2019
Fotoğraf: Hiroshi Mori, Invincible Girl, 2017, acrylic, urethane, silver mirror coating, UV silk screen printing on wood panel, 160x90x3 cm, Courtesy of Art Experience Gallery
Studio City, Kaliforniya’da, Dani Cohn, 11 yaşından beri sosyal medya hesabından toplam 10 milyonu bulan takipçisine, günde en az üç kere bağlanıyor. Bazen en sevdiği yemeğin ne olduğunu açıklıyor, bazen kaşlarının ne kadar şekilsiz olduğundan dem vuruyor. Ve dünyanın dört bir yanında 12-16 yaş aralığındaki jenerasyonun hatırı sayılır bir kısmı ekrana kilitleniyor. Sosyal medyayla ilişkiniz ne durumda olursa olsun, 10 milyon takipçinin banka hesabınıza nasıl geri dönüş yapabileceğini aşağı yukarı hesaplayabilirsiniz. Bir başlangıç noktası isterseniz: Bugün ortalama takipçisi olan bir hesap için markalar, Instagram ve YouTube kanallarında yayınlamak üzere gönderi başına 20 bin dolar ödemeye hazır. Hele ki, hesabınızın takipçileri işbu yaş aralığı yoğunluğundaysa, turnayı gözünden vurdunuz demektir. İnternet kültüründe ‘Teenage Influencers’ adıyla vaftiz edilen, bir nevi narsisizmle yoğrulmuş çocuk işçilik fenomeni, ekonomik bir patlama yaşıyor. Yayımlanan raporlara göre patlama, önümüzdeki sene ikiye katlanarak devam edecek. Zira kağıt üzerinde bir nevi ‘Amerikan Rüyası’ etkisi yaratan ve banka hesabına sekiz basamaklı rakamlar olarak dönebilen bu şöhretin pratik tarafı, teknik tarafı kadar parıltılı değil. Her gün hesabına gelen yüz binlerce aşağılayıcı mesaj, internetin dört bir yanında hakkında yazılan fütursuzca yazılarla namıdiğer ‘Britney Spears sendromu’, bugün birkaç binin üzerinde takipçisi olan her genci tehdit ediyor. İyi bir senaryoda, takipçi sayınızı ve akıl sağlığınızı koruduğunuzu varsayalım; yine de bu pastadaki payınızı dört ila beş yıldan fazla tatmanız epeyce zor. Çünkü en iyi ihtimalle, yaş almanız ve spektrumun dışında kalmanız kaçınılmaz.
Peki ya yaşlanma problemini de çözerseniz? Hayır, herhangi bir iksirden, ‘Siz buna değersiniz.’ sloganlı bir kozmetik ürününden ya da bıçak altına yatmaktan söz etmiyorum. Konu son derece teknolojik...
Instagram’ın bir diğer ucunda Lil Miquela, Dani’den birkaç yıl rötarla ilk fotoğrafını Nisan 2016’da paylaşıyor. Siz bu satırları okurken muhtemelen artmış olacak takipçi sayısı an itibarıyla: 1.4 milyon. Lil, Dani’den daha niş bir estetiğe hitap ediyor. İkisi de müzik kariyerlerini diğerlerinin önünde tutuyor. Lil, 19 yaşında, Dani’den 5 yaş büyük. Fakat bu oyunda herkesten daha kalıcı, çünkü CGI ile tasarlanan Lil, yaşlanma problemini kodun gücü sayesinde çözüyor. Ve henüz başlayan kariyerinde halihazırda Prada, Nike ve Pat McGrath ile yaptığı iş birliklerini CV’sine ekliyor. Başka bir üç boyutlu iş arkadaşı, namıdiğer ilk dijital top model Shudu, Fenty ile kariyerine ilk adımı atıp Amerikan Vogue’un Eylül sayısında kendine bir çekim rezerve ediyor. Instagram’daki fotoğrafları Naomi ve Tyra’nın alkışlarıyla dolup taşıyor. CGI modeller ve ‘influencerlar’ dijital pazarlamayı çocuk ünlülerin dilemmasından uzaklaştırıp spektrum dahilinde kalmayı hala başarsalar da, ufukta en az bir önceki sorunsal kadar ehemmiyetli bir etik problemi bekliyor.
Kabul: CGI, moda, müzik ya da Instagram dünyasıyla ilk defa karşılaşmıyor. Nicolas Ghesquiere, İlkbahar/Yaz 2016 kampanyasına, Final Fantasy XIII adını koyuyor ve tasarımlarını sadece dijital modellerle sunuyor, çekim bilgisayarda üretiliyor. Dior, sanal gerçekliği uzun zamandır etkinliklerinde kullanıyor. Riccardo Tisci, hala Givenchy’deyken Hatsune Miku’yu giydiriyor. Sanırım Gorillaz’ı ben saymadan siz söylediniz... Biraz daha geriye gidelim... Popüler kültür, geleceği size, uzun zamandır tarot kartlarından okuyor. Oynadığınız her video oyununda, kişisel simgenize karar verirken önünüze sunulan seçenekler, insanvari bir görsel yaratmayı normalleştiriyor. Eğer Humans (2015) ya da Westworld (2016) dizilerinden birini izlediyseniz nereye varmaya çalıştığımı biliyorsunuz. Yapay zeka, insana benzemediği sürece kolayca kabul görüyor ve hatta günlük hayatta ihtiyaç doğuruyor. Kişisel simgeleriniz, iki boyutlu ekranda sizin kontrolünüzde kaldığı sürece, bir eğlence unsuru olarak tehditkar görünmüyor. Zira Instagram’da para kazanmaya başladığı an tüm etik sorunsallarını mıknatıs misali üzerine çekiyor. Kabul edelim: Konu moda, Instagram ve pazarlama olduğunda hepimiz biraz ikiyüzlüyüz... Eğer yetenekleriniz el verseydi Instagram’da birkaç milyon takipçiye ulaşabilecek bir kişisel simge yaratmak için ikinci kez düşünür müydünüz? Sanırım hayır. 10 senedir kameranın arkasında moda fotoğrafçılığı yapan Cameron-James Wilson, tam olmak istediğiniz o yerde, Shudu’nun arkasındaki isim. Siz bu cümleyi okurken, ilk etik problem dilinizin ucunda: Beyaz bir erkek, nasıl olur da siyahi bir kadını yaratıp temsil edebilir? Katolisizmin yaratılış problemi 2018’in dijital dünyasında da hala peşimizde. Wilson’ı kaygılandıran asıl konu, biraz daha derin... Anlaşılan Shudu’nun dijital olduğunu idrak etmekte zorlananlarla en çok problemi o yaşıyor. İnternette gördüğümüz hiçbir görsel, yüzde yüz orijinal değil ve fakat kritikler, CGI’ın seviyeyi birkaç adım ileri götürdüğü konusunda ortak paydada buluşuyor. Tam da bu sebeple Lil Miquela Instagram hesabından bir açıklama yayımlıyor. Yazının sonu “Ben insan değilim.” cümlesiyle bitiyor. Yine aynı tartışmaya Shudu’nun yaratıcısı, tecrübesinden yararlanarak cevap veriyor ve hangi güzellik kampanyasının doğal olduğunu soruyor. Rötuş artık, sadece fotoğrafçıların tekelinde de değil. Bugün takipçi sayısı ne olursa olsun, Instagram’a koymadan önce, hemen herkes fotoğraflarını bir program yardımıyla rötuşluyor. CNN’e verdiği bir röportajda Infulential CEO’su Ryan Deterd, argümanı biraz daha ileri götürüyor ve Snapchat filtreleri sayesinde, kendimizi belli bir estetiğe dahil olmak kaydıyla CGI’laştırdığımızı savunuyor. Eh, bu durumda neden daha da ileriye gidip yoktan yaratma fırsatı es geçilsin ki? Wilson, aklınıza gelen ilk etik problemin savunmasını da cevaplamaktan geri kalmıyor ve modadaki çeşitliliğe, Shudu sayesinde katkıda bulunduğunu savunuyor. Bir yandan da CGI maketlerindeki çeşitlilik yoksunluğundan dem vuruyor. Shudu’yu yaratırken siyahi cilt tonu ve saç şablonlarının ne kadar kısıtlı olduğunu her fırsatta dile getiriyor. Konu IRL modellerin tehdit altında hissetmelerine geldiğinde birçok yapay zeka ve robot tasarımcısı kapılarını açıyor ve modellerin CGI karakterlerini yaratıp hiç yaşlanmayan ikonlar meydana getirmekten bahsediyor. Hatta Wilson, Marilyn Monroe’nun dahi hala aktif olduğu bir dünya hayal etmenizi salık veriyor.
Ah, siz hayallere dalmadan bir etik problemiyle daha konuyu kapatalım. Ölümsüz CGI’ların ölümlüler tarafından kontrol edildiği bu senaryoda, telif hakları sonsuz bir zaman çizgisinde nasıl yönetilecek? Facebook’un yöneticilerinin çözmeye çalıştığı ‘big data’ probleminin farklı bir versiyonunu tekrarlamak üzere buraya bırakıyorum.
XOXO The Mag ve diğer dergilerimize üye olmak isterseniz buraya tıklayın!
KATEGORİ
MODA
TARİH
29 KASIM 2018
ETİKETLER