Şeyma Barut, Taner Ceylan'ın küratörlüğünü yaptığı Olimpos Sergileri'nin ilk bölümü olan Portre serisinde 'Androjen' adlı otoportresiyle yer alıyor. Kendisiyle toplumsal cinsiyet rolleri, ilham kaynakları ve Olimpos Sergileri'nin önemini konuştuk.
Olimpos Sergileri’nin ilk bölümüne nasıl bir işle katılıyorsun?
Bir süredir toplumsal cinsiyet rolleri, cinsiyet eşitsizliği ve bu konuda süregelen tahakküm üzerine düşünüp işler üretiyorum. Bu sergide yer alacak olan resmim de bunlardan biri.
Senin işinin ismi: Androjen. Portresiyle bize bakan bir kadın. Neden bu isim?
‘Androjen’ aynı zamanda bir otoportre, fakat tamamen cinsiyet eşitliği beklentime atıfta bulunarak kendimi ‘cinsiyetler üzeri’ bir görünüme çekmeye çalıştığım bir otoportre. Androjen kimlik kadın ve erkeğe atfedilen özellikleri içerisinde barındırıyor ve söylemek istediğime çok yakın geldi, bu yüzden bu ismi verdim.
Taner Ceylan’ın kürasyonu, bu 10 işi hangi cümlelerle buluşturuyor?
Aslında serginin çok yalın ve mütevazı diyebileceğimiz bir teması var ama sadece ‘Portre’ çerçevesinde bile birbirinden çok farklı üslup ve içeriklerde işler ortaya çıktığını görüyorum.
Sen bu sürece nasıl dahil oldun?
Taner Ceylan’la yaklaşık bir buçuk yıl önce tanıştık ve sonrasında da irtibatımız kesilmedi. Bu serginin fikri ilk doğduğunda bahsetmişti, memnuniyetle yer alabileceğimi söyledim ve sonrasında sergi kesinleşince de süreç başlamış oldu.
Sadık Paşa Konağı bu seriyi nasıl sahipleniyor?
Sadık Paşa Konağı tarihi bir mekan hatta bildiğim kadarıyla bir tarihi eser. Böyle eski yapılarla güncel sergilerin iyi bir düzenlemeyle çok iyi bütünleştiğini düşünüyorum.
Seriyi bir araya getiren portre temasından yola çıkarak, portre sözcüğü sana görsel olarak nasıl bir illüzyonu çağrıştırıyor?
Portre bedende ifadenin en güçlü ve tanımlı noktası. Bu da işi kolaylaştırmaktan çok zorlaştırıyor bence. Yüzde ifadenin fazla naratif olmasından kaçınıyorum ben, bir denge gözetiyorum. Bu sergideki portrede biraz yorgun ama aynı zamanda kayıtsız bir ifade yakalamaya çalıştım çünkü son dönemde içinde bulunduğumuz durumlarla ilgili kayıtsızlaştığımızı düşünüyorum.
Örneğin, bir ressam, yeni üreteceği işte boyasını tuvalini seçer ama malzeme klasmanı hep aynıdır. Sen üreteceğin işte malzemelerini neye göre seçiyorsun?
Malzemeyle hemhal olma konusunu önemsiyorum. En azından şu anki pratiğimde önemli ve resim yapmak için kullandığım malzemeyi sonuçtan tatmin olacak kadar tanıyorum. Farklı malzemelerle işler üretmek istersem de bu şekilde yaklaşırım.
Kendi ilham kaynakların ve fikir dünyanda ne gibi sorunlar ve sorular üzerine düşünüyorsun? Ya da çıkış noktan illa bir dertten mi beslenmeli?
Ben daha çok kendi hayatıma ve deneyimlerime bakıyorum. İçselleştirdiğim herhangi bir sorun harekete geçirebilir ve kafamda bir imgeye dönüşebilir. Üretim sürecinin kendisi de ayrı bir problemler yumağı. Neyi ne şekilde yapacağına karar verdikten sonra da, işi seni tatmin edecek seviyeye getirene kadar sürekli problem çözümlüyorsun aslında.
Özellikle bu portre temalı seri için, başka bir sanatçıyla iş birliği yapacak olsan, bu kim olsun isterdin?
Jenny Saville’le yapmak isterdim sanırım. Öğrenciyken etkilendiğim ressamlardan biriydi.
BUNLARI DA OKUYUN
Olimpos Sergileri röportaj serimize Güneş ve resimleriyle devam ediyoruz.
Olimpos Sergileri, Portre serisi röportajlarında sırada Onur var.
Olimpos Sergileri röportajlarımıza Hakan Çınar ve heykeliyle devam ediyoruz.
KATEGORİ
SANAT
YAZAR
HANDE ÖÇALAN
TARİH
26 MART 2019
ETİKETLER