Tasarımları ve hayata geçirdiği büyük ölçekli projelerle uluslararası mimarlık dünyasının dikkatini üzerine toplayan Kengo Kuma, Eskişehir’deki Odunpazarı Modern Müze projesiyle bizim de görüş alanımıza yeniden girdi. İşlerinden bahsederken ‘biz’ üzerinden bir anlatıma sahip olması, Japon kimliğinden kaynaklanıyor gibi gelse de, detaylara indikçe aslında işin öyle olmadığı hissi uyanıveriyor. Kengo Kuma’yla kısa, ancak derinlikli bir sohbete dalıyoruz.
Röportaj: Oya Özdemirci – XOXO The Mag İlkbahar/Yaz 2019
Fotoğraf: J.C. Carbonne
Projelerinizde toprak seramik, geri dönüşümlü malzemeler, örgü dokular gibi pek çok çeşit kullanımı söz konusu. Bu genişlikte malzeme çeşitliliğiyle oynama konusundaki motivasyonunuz nedir?
Hayata geçirilen her bir yapının konumlandığı bölgenin kendi orijinal kültürü ve dolayısıyla özgün malzeme yapısı var. Projeler kapsamında mekanın bu özgünlüğünden yararlanmak demek, doğal olarak bu yerel malzemenin kullanılması anlamına geliyor zaten.
Meslek yaşantınız boyunca karşılaştığınız en zorlayıcı durum neydi?
90’larda, Japonya’daki ekonomik balonun patlaması neticesinde, Tokyo’da herhangi bir iş imkanım kalmadı. Bu vesileyle ben de Japonya’daki çeşitli bölgeler üzerine çalışmaya, oralardaki yerel malzemeler ve zanaat üretimi üzerine keşifler yapmaya başladım. Bunun üzerine de o bölgede çeşitli projeler gerçekleştirdim. Her ne kadar küçük çaplı projeler olsa da, oradan çok fazla ilham aldığımı söyleyebilirim.
V&A Dundee projesindeki teknik zorlukların üstesinden gelmek için yeni mühendislik teknikleri geliştirdiğinizi söylüyorsunuz. V&A Dundee’nin zorlukları tam olarak neydi ve süreci nasıl yönettiniz?
V&A Dundee’nin proje alanı nehir ve kara arasında kalan bir noktada olduğundan, orada yapay bir kare kutu inşa etmekten kaçındık. Bundan ziyade, İskoçya’nın güzel kayalıklarının da ilgimizi çekmesi sonucu, doğal bir rastgelelik durumunu ve organik bir kompozisyonu mimariye uyarlamayı amaçladık.
V&A Dundee gibi büyük ölçekli projelerden bahsetmişken, dünyanın pek çok farklı kentinde, belirgin ve kuvvetli bir varlığı olan ve milyonlarca insanın günlük hayatında bir şekilde büyük etki yaratan projeler gerçekleştirmekle ilgili ne hissediyorsunuz?
Büyük ölçekli yapılar tasarlarken, onları olabildiğince küçük hale getirmeye çalışıyoruz. Bu bakımdan asıl önemli unsur, malzeme biriminin ölçeği.
Size göre doğal malzeme ve yeni teknoloji arasında bir iş birliği sağlanmadıkça insanoğlunun hayatta kalması mümkün değil. Bu iş birliğini becermenin en akıllıca yolu ne?
Doğal malzemeyi geleneksel bir yöntemle kullanıyorsanız, yapının nostaljik bir duygusu olması gerekir. Ama yeni teknolojiyle kullanıyorsanız, çağdaş bir mimari ortaya çıkacaktır.
V&A Dundee, Ağustos 2018, Rapid Visual Media
Röportajın devamını XOXO'nun İlkbahar/Yaz 2019 sayısında bulabilirsiniz. Üye olmak için de buraya tıklayabilirsiniz.
BUNLARI DA OKUYUN
Billie henüz on beş yaşında olmasına rağmen pop dünyasının yeni büyük ismi olabilecek kadar da iddialı.
2013'te kendi markasını kuran Mullins'le olgunluk günlerine varan markasını ve buralara nasıl geldiğini konuştuk.
71 yaşındaki mimarla, New York'taki ofisinde buluştuk.
KATEGORİ
TASARIM
TARİH
16 TEMMUZ 2019
ETİKETLER