Hisler, hareketler, hareketler, hisler. Bu heykeller robotik, dışavurumları kinetik ve fakat içlerindeki duygular son derece insani. Atölyesine bir derdi olduğu için üretmeye değil daha ziyade zihinsel bir ibadet için giren bir sanatçıyla konuşuyoruz, Server Demirtaş. Adını söylediğimizde gözünüzün önüne mekanik heykel tanımlaması geldiyse, onu halihazırda tanıyorsunuz. Kendisiyle henüz tanışmadıysanız, vesilesi olmaktan mutluluk duyarız.
Röportaj: Merve Deniz
Fotoğraflar: Cansu Kızıltaş
Atölyen nasıl kokuyor?
Atölyeye girdiğimde ilk işim hızla havalandırmayı açmak oluyor çünkü her yer boya, silikon, ahşap ve diğer kimyasalların kokularından oluşmuş bir kokteyl gibi kokuyor. Ancak gün içinde çalışırken ve hayal kurarken de bir ibadethane kokusu gibi. Yani işin özü, burada hayallerin uyarıcı kokusu var; en azından benim için öyle.
Her şeyin teknolojiye bağlı olduğu bir dünyada, hassas duygulanımlar yaşatan kinetik heykellerin bize ne anlatmalı?
Üretirken düşündüğüm şey, hiçbir zaman bir konuyu anlatmak olmadı. Örneğin İtiş Kakış heykelinde, kalabalıkta insanların birbirleriyle didişmesini göstererek hayatlarının ne kadar zor olduğunu anlatmaya çalışmadım. Sanırım düşünceden çok, durumun insani duygusunu anlatabilmeyi amaçlıyorum.
En güçlü ve önüne geçilmez duygu nedir?
Kişiye göre değişir... Bazen bu duyguyu bilmiyor bile olabiliriz. Sanat yapma duygusunun gücüne çok inanıyorum. Bazı sanatçıların, ömürlerinin çok büyük bölümünü beyaz bir alanı boyayarak geçirdiğini biliyoruz. Öte yandan, sanki hayati bir problemi çözmek için endişelenen ve yaşamını da bu pr
Gözlemlerini canlılardan çok makineler üzerine mi yapıyorsun?
Sanırım her şeyi gözlemliyorum... Tabii ki makineler çok ilgimi çekiyor. Ama mekanik kurgular yapsam da, sonuçta bir duyguyu anlatma derdindeyim. “Şunu anlatmaya çalışıyorum.” demek bana yeterli bir açıklama gibi gelmiyor. Çocuğunu emziren bir anne resmine bakıyor olsak, orada sadece annenin şefkatini mi göreceğiz? Sanatçının konuyu nasıl yorumladığına bağlı olarak ressama dair en derin, belki de en karanlık yönlerine dair şahitlik hallerimiz olabilir. Öyle sanıyorum ki, sanatçının öz kaynakları tamamıyla ve kaçınılmaz olarak kendisi. Canlı ve cansız olarak tüm çevresi de ilham kaynağı.
Yazılım kullanmadığını söylüyorsun. Heykellerin hareketlerini teknik olarak düzenlemek bilgisayar programlarıyla daha kolay olmaz mıydı?
Yazılım kullanmıyorum, çünkü bilmiyorum... Orta Çağ teknolojisi otomatlara benzer kurgular üzerine çalışıyorum. Bu bana daha uygun geliyor. Dijital veya sanal olana karşı değilim. Sadece tercih olarak, heykellerimde daha doğal ve daha insani olanı arıyorum. Robotik olandan ziyade, heykel olanı istiyorum. Yeni olmayan bir yöntemi kullanıyor olabilirsiniz ama sonuçta ortaya ne çıkardığınız önemli. Son kertede bir duygu yakalanabiliyorsa yöntemi sorgulamanın önemi de ortadan kalkıyor.
Röportajın tamamı, XOXO'nun yeni sayısında. Üye olmak için buraya tıklayınız.
KATEGORİ
SANAT
TARİH
05 OCAK 2021
ETİKETLER