Okan Yalabık’a dair hiçbir öngörünüz yoksa, bu sohbete rahatlıkla katılabilirsiniz. Kafanızda ona dair pek çok cümleniz varsa, hepsini kapıda bırakıp sohbete dahil olmanız, lehinize... Onun söylediği her şey, öylesine incelikli düşünülmüş ve birkaç farklı süzgeçten geçerek size ulaşıyor ki, aynı soruları bir kez daha sorsanız, farklı cevap almaya şaşırmayacaksınız hissine kapılmamanız işten değil. Kendi söylediklerinin tam tersinin, bu röportaja giriş cümlelerine dönüşmesi de tam olarak bu sebepten.
Röportaj: Münevver Ateş - XOXO The Mag İlkbahar/Yaz 2019
Fotoğraflar: Gökhan Yorgancı
Röportaj vermeyi gerçekten hiç sevmiyorsun değil mi?
Evet, pek sevdiğim söylenemez. Her seferinde aynı sorulara aynı cevapları veriyorum gibi geliyor...
Peki bu, kendi kendinle konuşmayı da sevmediğin anlamına mı geliyor?
Ara sıra yüksek sesle düşündüğüm oluyor benim de. Özellikle araba kullanırken. Ama bana bir faydası oluyor mu, bilmiyorum...
Sen de Yengeçler gibi, konuşmadan anlaşılmayı bekleyenlerden misin?
Biz anlaşalım da, ister konuşarak ister konuşmadan anlaşalım. Anlaşmaktan kastım onaylamak, onaylanmak değil, anla(ş)mak. Bunun için anlatmaya değil, dinlemeye daha çok ihtiyacımız var. Ben Yay’ım bu arada...
Karşındakine neyi söylemekten çekinirsin?
Genelde düşündüklerimi söylerim, çekinmem yani. Neyi neden söylediğimizi biliyorsak, ortada çekinecek bir şey yok ki. O noktada neyi nasıl söylediğin daha önemli sanki...
Hayatını stabil bir denge üzerine kurmuş sakin bir ruha benziyorsun. Ne noktada aşırılaştığını gözlemleyebiliriz?
Mutlu olduğum zamanlarda...
İnsan, doğumdan itibaren geleceğe dair bir beklenti, ideal ve endişe üçgeninde yaşar. Yaş aldıkça bu duygulara ne oluyor?
Bu üçünün birbiriyle olan ilişkisi gerçekten de ‘bizi’ belirliyor, tıpkı dediğiniz gibi... Birindeki hareket diğerlerini etkiliyor ve yolculuk başlıyor. Bu yolculuğun nasıl geçeceğini, biraz da bu üçünün arasındaki ahenk belirliyor. Ahengi yakaladığımız zaman da, mutlu bir hayat yaşıyoruz. Yaş aldıkça sadece ‘tecrübemiz’ artıyor.
Senin de nispeten daha izole olmayı tercih ettiğini söyleyebiliriz. Hep böyle miydin?
Çok izole yaşamıyorum aslında. İnsanlarla beraber olmayı, yeni insanlarla tanışmayı, onlarla sohbet etmeyi seviyorum. Belki çok sık olmuyor bu, ondandır böyle düşünmeniz. Ama olmak zorunda da değil sanki... Bazen orada bulunmak istersiniz, bazen de uzaklaşmak... Yeter ki, hevesten öte, gerçekten istediğimiz yerde olalım.
Kolay “Hayır.” diyebilir misin?
Hayır.
Röportajın tamamı, XOXO'nun yeni sayısında. Üye olmak için buraya tıklayınız.
BUNLARI DA OKUYUN
Ruh halinizi serbest bırakın. Efecan'ınkine bürünmek üzeresiniz.
Brooklyn, 13th Witness, Les Benjamins arasındaki ortak noktayı bulmanız nispeten mümkün. Bu denkleme bir de Hande Erçel ekleyiniz.
Hümeyra'yı birkaç sıfatla özetlemektense, ona mahsus sözcükler üretmek kulağa daha doğru gelmiyor mu? Belki röportajın sonunda kendinizkileri üretmiş olursunuz.
KATEGORİ
RÖPORTAJ
TARİH
01 TEMMUZ 2019
ETİKETLER