Röportaj: Refik Özcan - XOXO The Mag Sonbahar/Kış 2019/2020
Videographer: Cansu Kızıltaş
Kurgu: Ceyla Dayı
Ses: Levent Gündüz /DigiHead
Bay Polge, ekseriyetle bir kültür yaratıyorsunuz. Bu gücünüzü fark ettiğinizde kaç yaşındaydınız?
Chanel hikayemdeki ilginç detaylardan biri, babamın ben henüz dört yaşındayken Chanel parfümörü olması. Dolayısıyla mesleğimle ilgili hep bir uzmanlığım varmış edasıyla büyüdüm. Bazı şeyleri anlamaya başladığım andan itibaren kurallara harfiyen uymak zorunda hissettim. Zordu, ancak zamanla karakterimi belirleyen temel unsurlardan biri haline geldi.
İki yıl önce Gabrielle’in Coco olmadan önceki dönemini temsil eden Gabrielle EDP’nin formülünü yazdınız. Gabrielle’in Essence versiyonunu hangi notalar ve duygular domine ediyor?
Gabrielle Essence, ithaf edildiği yaratıcısına özel, çiçeklerin etrafında kurgulanan bir eser. Zaten Chanel’in bütün parfüm formüllerinde çiçekler en önemli öge. Essence’da da çiçeklerin özünü yansıtırken mümkün olan en lüks aranjmanla çalışıldı; nektarlar adeta yeniden yaratıldı.
Gabrielle’in Essence ve EDP versiyonları arasındaki matematiksel farkı, parfüm karakterine nasıl yansıttınız?
Gabrielle ve Gabrielle Esssence formülleri arasında çok güçlü bağ var. Yeni versiyonda ferah ve canlandıran notaları tercih ettim. Kokuda bulunması gereken kremsi, yoğun ve lüks yönleri çiçeklerle ortaya çıkardım.
Parfüm yaratmak sayısız ihtimali beraberinde getiriyor; bu, tamamen hayal gücü ve duyguların liderliğinde ilerleyen bir süreç. Gabrielle Essence’ın yaratımına noktayı koymaya nasıl karar verdiniz?
Parfüm yaratmanın nasıl bir şey olduğunu tarif etmek hep zor oldu. Koku formülünde kurgunun bittiğini anlamak sezgisel bir an. Bu son aşama bir yandan oldukça da ilginç. Onun parfümle, tenle olan etkileşimini izleyerek yaşamalısınız. Parfümün bittiğini, varlığını artık kendi kendine sürdürmeye başladığında anlıyorsunuz. İdeal bir parfümün üretimi neredeyse bir yıl sürüyor. Parfümde sınır yok; bu da yaratım sürecini deneysel kılıyor. Belirli bir çiçeğin ya da içeriğin doğru dozu, Gabrielle’de, No.5’te olduğundan daha farklı. Doğal materyallerin formüle iyice yerleşmesi için onlara zaman tanımak mühim.
Bir sohbetinizde, parfümörün 5 olfaktif manipülasyona uğramaması için yaşadığı alanı nötr tutması gerektiğine değindiniz. Kendinizi kokulardan nasıl izole ediyorsunuz?
Parfümün zayıflığında ve kuvvetinde, anılara referans veren büyük bir etki var. Bu güç, haliyle insanı etkiliyor. Parfümör, uzmanlığını yalnızca önündeki kokuya odaklanarak nötr duyularla dışa vurmaya çalışmalı. Teknik olarak bu, kendini dış kokulardan izole etme fikriyle eş değer. Zamanın ruhunun farkında olmak, parfümün üretim sürecinde ilham kaynağı. Diğer taraftan olfaktif dünyanın farklı sanatlarla da hep benzer noktaları oldu. Mesela parfüm, müzikle bağlantı kurabiliyor. Koku, tıpkı müzik gibi fiziksel olmayan, notalara, akorlara ve zamanın değişimine ev sahipliği yapan bir olgu. Büyük resme baktığımızda da rengin, parfümde kullandığımız ham maddelerle paralel bir benzerlik taşıdığını görüyoruz.
Röportajın devamı XOXO The Mag Sonbahar/Kış 2019-2020 sayısında.